Genel Sağlık Sigortası’nın 10. yılında reformist bakış

Genel Sağlık Sigortası’nın Türkiye’de sağlık hizmetlerinde adından söz ettirmesinin üzerinden tam 10 yıl geçti. Genel Sağlık Sigortası işlevi, vatandaş temelinde gelir düzeyine bakılmaksızın uygulanması ile iki platformda da yeni düzenlemeleri getirmişti. Hüseyin Çelik, Genel Sağlık Sigortası’na reformist bakış açışıyla 10. yılında ele alıyor…

Genel Sağlık Sigortası’nın 10. Yılında Yeni Reform Arayışları-1

Genel Sağlık Sigortası (GSS) sistemi; ülkemizde Anayasamızda öngörülmesinden 26 yıl sonra, Emekli Sandığı Kanunu’nda yer almasından 36 yıl sonra, Yeşil Kart Kanunu’nda yer almasından ise 16 yıl sonra 16 Haziran 2006 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak kanunlaşmıştır. 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Anayasa Mahkemesinin emeklilik sistemiyle ilgili iptalleri nedeni ile GSS hükümleri dâhil kimi revizyonlarla birlikte 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girerek uygulanmaya başlanmıştır.

GSS ile toplumun tüm fertlerine doğumundan ölümüne kadar sağlık finansmanı güvencesi getirilmiş; vatandaşlık temelinde, çalışma ya da gelir düzeyine bakmaksızın ve herhangi bir ayrıma tabi tutmaksızın yeşil kartlılar dâhil aynı sağlık sigortası haklarına sahip kılmıştır. Bugün itibarıyla 10 yılını tamamlamış olan GSS uygulaması, aradan geçen zaman içinde getirilen birçok eleştiri ve endişeyi haksız çıkararak özellikle gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, gelişmiş ülkelerin de ilgisini çeken ve sistem olarak örnek gösterilen bir noktaya ulaşmıştır.

Ancak; aradan geçen 10 yıllık sürede başta uygulamanın sonuçlarından elde edilen deneyimler ve toplum ihtiyaçlarındaki değişim olmak üzere, yeniden reform anlayışı ile ele alınıp gözden geçirilmeye ve gerekli geliştirmeleri yapmaya ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu yazı dizisinde, GSS ile sağlanan kazanımların riske edilmeden, sistemin reform bakış açısı ile ele alınmasını gerektiren konulara her bir yazıda farklı temalara yer verilerek değinilmeye çalışılacaktır. Amacımız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 1 sayılı “Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin” 20, 21, 22 ve 29. maddeleri ile yürürlüğe giren Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu tarafından sağlık finansman sistemi bakımından gündeme alınmasında yarar görülen hususlara katkı sağlamaktır. Ayrıca, ilgili tarafların katılımı ile yapıcı bir tartışma ortamı içerisinde ortak aklın oluşumuna yönelik tartışma konularının ilgili tarafların gündemine sunulması da amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, ilk olarak koruyucu sağlık hizmetleri ve aile hekimliği sistemine ilişkin görüş ve önerilerimiz ele alınacaktır.

Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin Finansmanının GSS Tarafından Karşılanması Hususu:

Sağlık finansman kurumlarının (sosyal sigorta veya özel sigorta ya da vergi ile finansman kurumları) en temel önceliği, üyelerinin sağlıklı kalmasına yönelik politika, strateji ve uygulamaların finansal olarak desteklenmesidir. Bu sayede sağlıklı bir toplum yanında, gelir-gider dengesine ve finansal sürdürülebilirliğe çok önemli bir katkı sağlanmış olacaktır. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) öncesi Devlet memurları, Devlet memurları emeklileri, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur ve Yeşil Kart kapsamında ilgili yasal düzenlemelerin hiçbirinde kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin finansmanı mümkün olmamıştır. Uygulama, genel bütçeden Sağlık Bakanlığı bütçesine aktarılan kaynaklarla kısıtlı bir düzeyde yürütülmeye çalışılmıştır.

GSS’nin yasalaşması sürecinde gerek paydaşlarla gerekse TBMM’de Komisyonlarda yapılan müzakerelerde, finansman kurumu olarak SGK’nın kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerini finanse etmesi kabul edilmiş ve Kanun’un 63. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile bu yasal düzenleme hayata geçirilmiştir. Bu düzenlemenin temel amacı, finansman kurumunun koruyucu sağlık hizmetlerini sunacak Sağlık Bakanlığı ve aile hekimleri ile yapacağı sözleşmeler yoluyla çok daha etkili bir koruyucu sağlık hizmetleri sisteminin kurulması ve uygulanması olarak öngörülmüştür. 

Ancak, GSS’nin yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki uygulama aşamasında, topluma yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinde olduğu gibi kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri de genel bütçe ödenekleri ile finanse edilmeye devam ede gelmiştir. Ancak, 5510 sayılı Kanun’un 3, 62, 63, 70, 72, 73 ve 105. maddesinin “Diğer kanunların bu Kanun’a aykırı hükümleri uygulanmaz.” hükümleri karşısında kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin GSS tarafından finanse edilmesi gerekmektedir. Pilot yasa olarak 2004 yılında yürürlüğe giren 5283 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2011 yılında pilot kanun olmaktan çıkarılması sürecinde de 5510 sayılı Kanun’dan ayrıksı olarak genel bütçeden finansmanına ilişkin herhangi bir farklı düzenleme de yapılmamıştır.

Kuşkusuz konunun önemi ve tartışmaya açılmasının nedeni, harcamanın hangi kaynaktan ödendiğinden çok geri ödeme ve sözleşme yöntemlerinin koruyucu sağlık hizmetlerinin çok daha etkili olarak sunulması ve sonuçta sağlık çıktılarına olan olumlu etkisine yönelik beklentilerden kaynaklanmaktadır. Söz konusu yasal durumun gözden geçirilerek, finansmanın genel bütçe yerine GSS prim gelirlerinden karşılanması ve Sağlık Bakanlığı ile yapılacak sözleşmeler kapsamında toplumun sağlık göstergelerini olumlu yönde geliştirecek kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin çok daha etkili bir şekilde sunulmasının gündeme getirilmesi önerilmektedir.

Aile Hekimlerinin SGK ile Sözleşme Yapması Hususu:

Aile hekimleri ile SGK’nın sözleşme yapmasıyla ilgili olarak ise 5510 sayılı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasının 24. bendi ile 73. maddesi hükümleri bulunmaktadır. Söz konusu hükümler birlikte ele alındığında, aile hekimleri ile SGK tarafından sözleşme yapılması gerekmektedir. Uygulamanın SGK’nın her bir aile hekimi ile tek tek sözleşme yapmasından ziyade, kamu hastaneleri ya da serbest eczaneler örneğinde olduğu gibi, Sağlık Bakanlığının aile hekimleri adına sözleşme yapmasından bahsedilmektedir.

Aile hekimliği uygulamasının 5283 sayılı Kanun kapsamında Sağlık Bakanlığı tarafından mevcut iş ve işlemleri devam etmekte iken, 5510 sayılı Kanun’un 3 ve 73. maddeleri gereği SGK ile yapılacak sözleşmeler yoluyla bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin çok daha etkin bir şekilde verilmesine ve sağlıklı yaşamı teşvik konularına yönelik geliştirilecek modeller ile finansman sisteminin kaldıraç etkisinin kullanılmasının önemli olduğu düşünülmektedir.

Yeni oluşturulan Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu’nun operasyonu yapan kurumlardan bağımsız olarak, harcanan kaynak ile elde edilen çıktılar ve sağlık göstergelerindeki iyileşmeler kapsamında yapacağı değerlendirmeler sonucunda, kaynakların ve uygulamaların amacına yönlendirilmesi açısından çok önemli katkılar sağlayacağı beklenmektedir.

22.10.2018 tarihinde Medimagazin Sağlık Haber Portalında yayınlanmıştır. Ulaşmak için lütfen tıklayınız: https://www.medimagazin.com.tr/authors/huseyin-celik/tr-genel-saglik-sigortasinin-10-yilinda-reformist-bakis-72-65-4133.html

Bilinmeyen adlı kullanıcının avatarı

tarafından yazıldı

1965 yılında Afyon’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu (1987). 8., 9., 10. ve 11. Kalkınma Planlarının hazırlanmasında görev aldı. SSK Genel Müdürlüğünde Müfettiş, Acıbadem Sağlık Grubunda Satın Alma ve Lojistik, Pazarlama ve Kurumsal İletişim ile Hastane Direktörlükleri yaptı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Soysal Güvenlik Reform Projesi’nde danışmanlık yaptı. 2013-2017 yıllarında T.C. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptı. Halen kurucusu olduğu özel bir şirkette çalışmaktadır.

Yorum bırakın