Anayasamız gereği 25 yıl önce, Emekli Sandığı Kanunu gereği 35 yıl önce, Yeşil Kart Kanunu gereği 15 yıl önce kurulması öngörülen Genel Sağlık Sigortasının (GSS), uygulamaya geçmesine günler kala yürürlük tarihi 1 Temmuz 2007’ye ertelenmiştir. Bu durum kamuoyunda Kanunun uygulanmak istenmediği şeklinde yorumlara da neden olmuştur. Ertelemeye neden olan Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı 30 Aralık 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. GSS’nin 1 Temmuz tarihine ertelenmesine neden olan Anayasa Mahkemesi kararının içeriği incelendiğinde hangi gerekçeler gündeme gelmektedir? Anayasa Mahkemesi kararı ışığında, GSS’nin bundan sonraki süreçte yaşama geçmesini engelleyecek ölçüde hukuksal engeller ve gerekçeler var mıdır? Bu yazımızda Anayasa Mahkemesinin GSS’ye ilişkin gerekçeli kararı ve bunun doğuracağı sonuçlar üzerinde durulacaktır.
Aslında bu sürece gelinmeden önce yaklaşık 4 yıldır süren yasalaşma sürecinde konu oldukça geniş ölçekte tartışılmış ve sağlanabilen uzlaşma çerçevesinde TBMM’de yasalaşmıştır. İlk olarak 19.4.2006 tarihinde TBMM’de kabul edilen 5489 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kimi maddelerinin tekrar görüşülmesi istemiyle veto edilerek, TBMM’ye iade edilmiştir. TBMM tarafından yapılan görüşmelerde 31.5.2006 tarihinde Kanun aynen kabul edilerek, 1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girmek üzere 16.6.2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında sosyal güvenlik kurumlarının (SSK, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı) tek çatı altında birleştirilmesini öngören 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu yasası ise 20.5.2006 tarihinde yasalaşarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir.
5510 sayılı Kanun, çoğunluğu emeklilik hükümleri olmak üzere, GSS’ye ilişkin kimi hükümleri Sayın Cumhurbaşkanı ve 118 Milletvekili tarafından Anayasa’ya aykırılık savıyla Anayasa Mahkemesi’ne iptal ve yürütmeyi durdurma davası açılmıştır. Gelinen süreçte, sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında birleşmekle birlikte, bu kurumların kapsamında yer alan kişilerin emeklilik ve sağlık güvencesi bakımından norm birliğine kavuşturulması 1 Temmuz 2007 tarihine bırakılmıştır. Bir başka deyişle sosyal güvenlikte tek çatı yaşama geçmiş, ancak norm birliği henüz sağlanamamıştır.
Konumuz itibariyle GSS’nin Anayasa Mahkemesi’ne götürülen hükümlerinin verilen gerekçeli karar dikkate alarak incelemek, sorunun ve buna ilişkin çözüm yollarının belirlenmesi açısından önem taşımaktadır.
- Diş Protezin Yönelik Kısıtlamanın Anayasaya Aykırılığı Konusu
Kanunun 63 ncü maddesinin (d) bendinde yer alan “…18 yaşını doldurmamış veya 45 yaşından gün almış kişilerin diş protezlerinin 72 inci maddeye göre belirlenen tutarının % 50’si.” ibaresi gerek Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, gerekse 118 Milletvekili tarafından Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa Mahkemesi tarafından söz konusu hükmün halen SSK ve Bağ-Kur kapsamında çalışanlar bakımından Anayasa’ya uygun olduğu, ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri bakımından Anayasa’ya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Söz konusu karar 6 ya 5 oyla ve oy çokluğu ile verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi SSK ve Bağ-Kur kapsamındakiler için Anayasaya uygunluk görüşünü; Devletin mali kaynakların yeterliliği, alınan primler ile sağlık hizmetleri finanse edilen kişi sayısı, sağlık hizmetinin kapsamı ve süresi, sosyal sigortacılık sisteminin özünü zedelemeyen sınırlamalar ile finansal açıdan sürdürülebilir olması, ağız ve diş sağlığı açısından koruyucu hekimliğin kapsama alınması, travma ve onkolojiye bağlı diş protezlerin kapsamda olması gerekçeleri göz önünde bulundurularak getirilen sınırlamanın yasa koyucunun taktirinde olduğunu gerekçelerine dayandırmıştır. Memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden ise Anayasaya aykırılık gerekçesi, gerek emeklilik gerekse sağlık hakkı bakımından getirilecek kuralların aynı kanunda ayrı bir bölümde ya da ayrı kanunda düzenlenmesi gerektiği gerekçesine dayandırmıştır.
- Geri Ödeme Kurallarının Belirlenmesinin Anayasaya Aykırılığı Konusu
118 milletvekili tarafında Anayasa Mahkemesi’ne götürülen bir diğer madde de, yine 63’ncü maddenin ikinci fıkrasıdır. 63’ncü maddenin ikinci fıkrası “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla bilimsel komisyonlar kurar, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir.” hükmünü içermektedir. Söz konusu hüküm, Kanunla kapsama alınan tüm sağlık hizmetlerinden gerek teşhis ve tedaviye ilişkin, gerekse bu teşhis ve tedavilerde kullanılacak sağlık ürünlerine ilişkin birden fazla yöntem veya ürün bulunması halinde, bunların bilimsel komisyonların da görüşleri doğrultusunda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından belirlenmesini içermektedir. Söz konusu kural, Kuruma verilen yetkinin bir sağlık hizmetinin kapsama alınması ya da alınmamasını saptamak olmadığı, sağlık hizmetlerinin çeşitliliği, teşhis ve tedavi yöntemlerindeki bilimsel gelişmeler karşısında bu yöntemlerin yasada belirlenmesinin işin niteliğine uygun olmadığı, ayrıca Kurumun bu belirlemeyi bilimsel komisyonlar kurarak ulusal ve uluslar arası tüzel kişilerle iş birliği içinde gerçekleştirebileceği gerekçesi ile Anayasa’ya uygun bulunmuş ve karar oybirliği ile verilmiştir. - Prim Borcu Olanların Sağlık Hizmetlerinden Yararlanmasına İlişkin Yapılan Kısıtlamanın Anayasaya Aykırılığı Konusu
118 milletvekili tarafından Anayasaya aykırılığı savı ileri sürülen bir diğer kanun hükmü de 67’nci maddenin (b) bendindeki prim borcu olanların, kimi istisnalar dışında sağlık hizmetlerinden yararlandırılmamasıdır. Söz konusu hüküm de Anayasa’ya uygun bulunmuştur. Karar 8’e 3 oyla oy çokluğu ile verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararını; kısa ve uzun vadeli sigorta dalları ve genel sağlık sigortası prim borcu bulunmaması koşulunun arandığı kişilerin ortak özelliği prim sorumluluk ve yükümlülüğünün kendilerinde olması olduğu, ayrıca Yasa’nın geçici 12. maddesinin son fıkrası gereğince prim borcu olmama koşulunun, 5510 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden sonra tahakkuk edecek prim borçları için uygulanacağı, Sosyal Güvenlik Kurumunun amacına uygun olarak hizmet verebilmesi sahip olduğu parasal kaynaklara bağlı olduğu, temel kaynağı prim olan bu Kurumda sigortalıların kuralda belirtilen süre kadar prim ödemek suretiyle Kurum ile ilişkilerini devam ettirmelerini ve Kurumun sağlayacağı haklardan bu suretle yararlanmalarını öngören böyle bir düzenleme sistemin doğal bir sonucu olduğu gerekçelerine dayandırmıştır. - %10 ila %20 Arasındaki Katılım Paylarının Kurum Tarafından Belirlenme Yetkisinin Kuruma Verilmesinin Anayasaya Aykırılığı Konusu
Katılım paylarının %10 ila %20 oranı arasında, “gereksiz kullanımı azaltma, sağlık hizmetlerinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kişilerin prime esas kazançlarının, gelir ve aylıklarının tutarı ve benzeri ölçütler dikkate alınarak” Kurumca belirlenmesinin, katılım paylarının Anayasa’nın 73. maddesi gereği mali yükümlülük benzeri olduğu ve bu yetkinin Bakanlar Kurulunda olması gerektiği, bu nedenle Kuruma yetki verilmesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile 118 milletvekili tarafından iptal davası açılmıştır. Düzenleme memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden 6’ya 5 oyla Anayasa’ya aykırı bulunmuştur. Ancak SSK ve Bağ-Kur kapsamındaki kişiler bakımından oybirliği ile Anayasa’ya uygun bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesi, memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden Anayasa’ya aykırılık gerekçesi, gerek emeklilik gerekse sağlık hakkı bakımından getirilecek kuralların aynı kanunda ayrı bir bölümde ya da ayrı kanunda düzenlenmesi gerektiği gerekçesine dayandırmıştır.
SSK ve Bağ-Kur kapsamındaki kişiler için Anayasa’ya uygunluk gerekçesi ise; ücret, aidat, kesenek, harç, katılma payı, fon payı, katkı payı gibi adları ne olursa olsun parasal yükümlülük ya da ödemelerin Anayasa’nın 73. maddesi kapsamında mali yükümlülük sayılabilmesi için ödemenin kamu gideri niteliğinde ve kamu hizmeti karşılığı olması, tek taraflı irade ile alınması, kamu gücüne dayanması, zorunlu olması, ödenmemesi halinde hukuki yolla tahsili, devlet tüzel kişiliği, kamu tüzel kişiliği ya da kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları tarafından tahsil edilmesi ve yasa ile konulması gerekir. Kuraldaki tutarın normalde kişilerin kendilerinin karşılaması gereken sağlık giderlerinin devletçe karşılanması nedeniyle kendilerinden istenilen katkı payı olduğu ve bu yönüyle Anayasa’nın 73. maddesindeki vergi, resim ve harç benzeri mali yükümlülük niteliğinde olmadığı, keza sağlık yardımları için sigortalıdan katkı payı alınabileceği uluslararası sözleşmelerde de öngörüldüğü, gerek “Sosyal Güvenliğin Asgari Normlarına İlişkin” Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 102 sayılı Sözleşmesi’nin 10. maddesinde, gerekse Avrupa Konseyi çerçevesinde oluşturulan Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre de, korunan kimselerin doğrudan katkıda bulunmaları olanaklı olduğu, Türkiye’nin de belirtilen iki sözleşmeye de katılarak onayladığı gerekçelerine dayandırılmıştır.
- Öğretim Üyesi ve Otelcilik Hizmeti Farkı Açısından Anayasaya Aykırılık Sorunu 118 Milletvekili tarafından Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen bir diğer konu da sözleşmeli sağlık kurumlarından alınan sağlık hizmetlerinde kişilerin tercihine bağlı olmak ve bir üst sınır getirilmek kaydıyla öğretim üyesi tarafından yapılan tıbbi işlemlerde ve otelcilik hizmetlerinde Kurumun belirlediği fiyat tarifesinin iki katını geçmemek kaydıyla fark ödenmesine ilişkindir. Söz konusu hüküm, oy birliği ile Anayasaya uygun bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi gerekçesinde; Yasa’yla Genel Sağlık Sigortası kapsamındaki kişilerin ödedikleri primler karşılığında, Kurumun belirlediği fiyat ve sözleşme koşullarına uymayı kabul eden sağlık hizmeti sunucuları ile genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerden herhangi bir fark almaya izin vermeksizin hizmet satın almasının esas olduğu, ancak, öğretim üyelerinin sağlık hizmetinden ve özel odalardan yararlanılmak istenilmesi halinde hastaların fark ücreti ödemeyi kabul etmesi kuralı getirildiği, sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının isteyebileceği fark ücreti açısından getirilen üst sınır ile bu sınırlamaya uyulmaması halinde sözleşmenin feshedileceğine ilişkin yaptırım hükmü de dikkate alındığında getirilen düzenlemenin yaşam hakkını ortadan kaldırmadığı gibi, sağlık hizmetinden faydalanmayı engellemediği ve sosyal devlet ilkesinin gereklerine de aykırı olmadığı hususları belirtilmiştir.
- İptal Davası Açılmayan, Ancak Anayasa Mahkemesi Tarafından İptal Edilen Hükümler
Anayasa Mahkemesi’nin özellikle emeklilik hükümleri bakımından iptal ettiği maddeler ve GSS bakımından iptal edilen maddeler dikkate alınarak, 60’ıncı maddenin (a) bendinin (1) numaralı alt bendine memurlar ve diğer kamu görevlilerine ilişkin hüküm iptal edilerek, bu kişiler GSS kapsamından tümüyle çıkarılmıştır. Keza çıkarılan bu hükümle bağlantılı olarak memurlar ve diğer kamu görevlilerinin sağlık yardımlarına ilişkin 105’inci ve 106’ncı maddelerde yer alan kimi hükümler de uygulama imkanı kalmadığı gerekçesi ile iptal edilmiştir. Söz konusu hükümler GSS açısından, memurlar ve kamu görevlilerinin sağlık hakları düzenleyen yasa hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasını içermektedir.
Anayasa Mahkemesi, memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden GSS düzenlemelerinin aynı yasada ayrı bir bölümde ya da ayrı yasada düzenlenmesi gerekçesi doğrultusunda, mevcut yasalarda sağlık hakkını düzenleyen hükümlerin yürürlükten kaldırılmaları halinde, sağlık hakkına ulaşımda yaşanacak hukuksal boşlukları da dikkate alarak ilgili yasa hükümlerinin yürürlüklerin sürdürülmesi gerektiği sonucuna ulaşarak, Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu gereği iptallerine karar verilmiştir.
SONUÇ
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının, Cumhurbaşkanı ve 118 milletvekili tarafından bir, 118 milletvekili tarafından ise 3 maddesi olmak üzere toplam 4 maddesinin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi sonucu verilen gerekçeli kararda, ilgili Yasa hükümleri SSK ve Bağ-Kur sigortalıları yönünden tümüyle Anayasa’ya uygun bulunmuştur. Memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden ise diş protezlerine ilişkin kısıtlama ve katılım payının Kurum tarafından belirlenmesine ilişkin hükümler ise Anayasa’ya aykırı bulunmuş, iptali istenen diğer hususlarda Anayasa’ya uygun bulunmuştur.
Dolayısı ile SSK ve Bağ-Kur kapsamındaki kişiler bakımından GSS hükümlerinin uygulanmasında Anayasa’ya uygunluk bakımından hiçbir sorun olmadığında herhangi bir kuşkuya yer yoktur. Memurlar ve diğer kamu görevlileri bakımından da Anayasa’ya uygun bulunan hükümlerin aynı yasada ayrı bir bölümde ya da ayrı bir yasada aynen yer verilmesi halinde yine Anayasa’ya uygunluk bakımından hiçbir sorun olmayacağında da kuşku yoktur. Ancak diş protezlerine ilişkin kısıtlama ile katılım paylarının %10 ila %20 oranı arasında Kurumca belirlenmesi konusunda yapılacak düzenlemelerin aynı yasanın ayrı bölümüne ya da ayrı bir yasada düzenlenmesi halinde Anayasa’ya aykırılık konusunun ne şekilde değerlendirileceğinin netleştirilmesi gerekmektedir.
Esasen Anayasa Mahkemesi’ne açılan davanın konusunun katılım payının alınmaması yönünde olmadığı, mevcut yasal düzenlemelerde katılım paylarının aynen alınmaya devam ettiği, 4447 sayılı Yasa ile 5434 sayılı Yasa kapsamındakilerden alınacak katılım payına ilişkin açılan davada da Anayasa Mahkemesi’nin 27.2.2001 tarihli ve 2001/46 kararında da katılım payını onayladığı dikkate alındığında, yapılacak yasal düzenlemenin memurlar ve diğer kamu görevlileri bakımından katılım payına ilişkin düzenlemenin aynı yasanın ayrı bir bölümünde ya da ayrı bir yasada düzenlenmesinin yeterli olacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Diş protezlerine ilişkin 18-45 yaş arasında getirilen kısıtlamanın da aynı çerçevede değerlendirilmesi doğru olacaktır.
Anayasa’nın 56’ncı maddesinde öngörülen GSS’nin memurlar ve diğer kamu görevlileri için uygulanmayacağını ileri sürmek, bizzat Anayasa ile çelişen bir durum olacaktır.
Şimdi yapılması gereken, Anayasa Mahkemesi kararı ışığında GSS hükümlerinin memurlar ve diğer kamu görevlilerine ilişkin olarak aynı yasada ayrı bir bölüme yer verilerek, sağlıkta norm birliğinin sağlanmasıdır.
29.01.2007 tarihinde Medimagazin Sağlık Haber Portalında yayınlanmıştır. Ulaşmak için lütfen tıklayınız: https://www.medimagazin.com.tr/authors/huseyin-celik/tr-gss-ve-anayasa-mahkemesi-karari-72-65-1010.html
