8 milyarı aşan nüfusuyla dünyamız ve insanlık birçok sorunla yüz yüzedir. Sağlıklı olma ve sağlıklı kalma belki de bu mücadele alanlarının en önemlilerinden biridir. Yakın zamanda yaşanan COVID-19 pandemisi birçok ülkede sağlık sistemlerini ve hizmetlerini önemli ölçüde etkilemiştir. Pandemi kaynaklı ölümlerin yanı sıra, global ölçekte yaşanan hizmet kesintileri özellikle sıtma, tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıklardan kaynaklanan […]
Sosyal güvenlik, bir ülke halkının bugününü ve yarınını güvence altına almayı amaçlayan ve bu ikisi arasında sıkı bir birlik ve uyum kurmuş olan kurumlar bütünüdür. Başka bir ifadeyle sosyal güvenlik; bir mesleki, fizyolojik veya sosyo-ekonomik riskten ötürü geliri veya kazancı sürekli veya geçici olarak kesilmiş kimselerin geçinme veya yaşama ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemdir. Bu yazıda aile sigortası konusu işlenmiştir.
Sağlık finansmanı sorunu, ülkelerin ve hükümetlerin gündemleri arasında önem ve önceliğini sürdürmekle birlikte kronik hastalıkların, yaşlanmanın ve sağlık enflasyonundaki artışın getirdiği riskler nedeniyle hükümetleri çok daha büyük sınamalarla karşı karşıya bırakmaktadır. Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte önceki sistemin verimsizliklerinden kaynaklanan kazanımlarla finansal göstergelerde kamu açısından bugüne kadar çok iyi bir performans sergilenmiş ve sağlık harcamalarına ayrılan pay 2002 yılına göre %5,2 den 2016 yılı itibari ile %4,6’ya düşmüştür. Ancak uygulanan politikaların sürdürülebilirliği için sağlık hizmet sunumu ve finansman sisteminin bütünleşik bir anlayışla ele alınarak 2023 hedeflerini gözetecek şekilde ve ulusal sağlık düzeyini yükseltmeyi amaçlayarak köklü bir reforma tabi tutulması zaman gelmiş, hatta gecikme sürecinde de girmiştir.
Tüm dünyada sağlık harcamalarında meydana gelen kontrolsüz artış, ekonomileri giderek tehdit eder hale gelmeye başlamıştır.
Global krizin etkisiyle bu yansıma kendisini çok daha belirgin hale getirmiştir. Ülkemizde de son dönemde sağlık alanında yapılan iyileştirmeler sonucunda, diğer sektörlere oranla çok daha fazla bir harcama artışı dikkatten kaçmamaktadır.
Ülkemizde bütçe açıklarının kontrolsüz bir şekilde artması ve faiz dışı fazlanın negatife dönmesi nedeniyle, Hükümetin sağlık alanında giderleri kontrol etmek adına yaptığı çalışmalar “Global Bütçe” adıyla yerini bulmuştur.
Sağlık hizmetlerinin finansmanında katılım payı uygulaması Genel Sağlık Sigortası (GSS)’nın tümüyle 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte tekrar tartışmaya açılmıştır. Özellikle ayaktan tedavide alınan muayene katılım payı uygulamasının yasaya aykırı bir şekilde, özel ve kamu sağlık kurumlarında farklı uygulanması tartışmanın boyutunu daha da genişletmiş durumdadır. Konu değişik yönleriyle tartışılarak, SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) ile uygulamaya başlanan muayene katılım payının yasal durumu hakkında değerlendirmede bulunulmaya çalışılacaktır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 1 Ekim 2008 tarihinde tümüyle yürürlüğe girdi. Genel Sağlık Sigortası (GSS) açısından tüm toplumu eşit hak ve yükümlülükler çerçevesinde, kamu sağlık güvencesi içine alan yeni yapıda, doğumundan ölümüne kadar tüm bireyler bu güvence içinde sağlık hizmetlerine erişeceklerdir.
Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında, tüm toplumun hak ve yükümlülüklerde eşit bir sağlık güvencesine kavuşturulması amacıyla çıkarılan Genel Sağlık Sigortası (GSS) 2006 yılında TBMM tarafında kabul edilmiştir. Ancak Kanun uygulanma imkanı bulmadan Anayasa Mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek önemli bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu yazının kaleme alındığı tarihte TBMM Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde son aşamaya gelmiş olup, GSS ile ilgili kritik maddeler görüşülerek Tasarı’nın ilgili maddeleri kabul edilmiştir.
Bu yazımızda söz konusu kritik değişiklikler ile GSS’de gelinen son duruma yer verilecektir.